OĞUZ, Express dergisi, 29 Nisan
1995
Terapistin manalı itirafı
İç açıcı olsun diye açık tonlarda
boyanmış bir oda. Duvarlarda gayet anlamsız, estetik dışı resimler.
Ortada bir sehpa, çevresinde kanepeyi andıran, oturması rahat olduğu
sanılan ama pek de rahat olmayan birkaç sandalye. Etrafta kurumaya
yüz tutmuş birkaç yeşillik, ortalığı biraz canlı kılsınlar diye. Ve
karşımda koltuğuna televizyonda pembe dizi izlermişcesine rahat ama
sinir bozucu somurtkanlıkla oturan bir terapist. Bu
biçimsiz mekana gidiş nedenim görünürde gay olmam olsa bile, aslında
sevgili ablamın benim gayliğimle ilgili olarak kendi içinde
çözümleyemediği sorunlara çözüm aramaktı. Çünkü bir psikiyatriste
gitmemi yoğun bir ısrarla istemişti. Ona bu tür çabalarında yardımcı
olacağıma söz vermiş olduğum için isteğini kabul etmiştim, ama yine
de niçin kendisinin gitmediğini merak ediyordum. Kendisine
sorduğumda, benim düzelmemi (normalleşmemi!) istediğini bunun için
tabii ki benim gitmem gerektiğini söyledi. Ona böyle bir şeyin
gerçekleşemeyeceğini benim düzelmemin (normalleşmemin!) söz konusu
olmadığını, halimden memnun olduğumu anlatmaya çalıştırma da pek
başarılı olamadım ve isteğine boyun eğdim.
Gittim ve o biçimsiz mekanda o suratsız kadının karşısına
oturdum. Kadının suratında ilk hissettiğim ifade inanılmaz bir
küçümseme ve acımaydı. Bunu ablamın durumunu daha önceden kendisine
anlatmış olduğuna bağladım. Birkaç havadan sudan konuşmadan sonra
bana yöneltilen ilk soru "Kendini ne zamandan beri kadın
hissediyorsun" oldu. Bir an bocaladım, çünkü karşımdakinin bu kadar
cahil bir insan olabileceğini düşünmüyordum ve sonra ona bu konuda
bir açıklama yapma gereksinimi duydum. Ona bir erkek olduğumu ve
öyle hissettiğimi, ancak cinsel hayatımda da erkekleri tercih
ettiğimi ve bunun için bir gay olduğumu söyledim. Bayağı şaşırdı.
Bayağı şaşırdı; benden böyle bir açıklama beklemediği gibi,
açıklamamı da tam olarak idrak edememişti. Ona göre ancak bir kadın
cinsel hayatında bir erkeği tercih edebilirdi, çünkü o bir gay
değildi.
Evet bir kadın ve bir heteroseksüel olarak ondan bunları
anlamasını bekleyemezdim. Ama bir psikiyatrist olarak bazı şeyleri
bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün artık psikiyatri
homoseksüaliteyi hastalık statüsünden çıkarmışken, bir terapistin
kalkıp da hala böyle cahilce sorular sorabiliyor oluşu benim için
çok acıydı. Neyse ki, birkaç açıklamadan sonra kadının suratındaki o
küçümseme ve acıma ifadesinin giderek bir anlama çelişkisine
döndüğünü görmek içimi rahatlatmıştı. Konuşmanın sonu ise başlı
başına bir mucizeydi. Son cümle, "Anladığım kadarıyla asıl olan
ablanızın bu konudaki problemi sanıyorum, bu görüşmeyi onunla yapsam
daha doğru olacak" oldu. Zafer!..
|