28 Haziran 2002, Cuma - 00:04 "Milli Eğitim ... tektipleştirme ..." Lambdaİstanbul basın açıklaması: T.C. ANAYASASI Madde 10- Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeblerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ Madde 2- Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi bir ayırım gözetmeksizin bu bildirge ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Basına ve Kamuoyuna Anayasasında kendini sosyal hukuk devleti olarak tanımlayan ve eşitlik vurgulaması yapan; Avrupa Birliğine girebilmek adına "idam, anadilde yayın ve eğitim, demokratik haklar" gibi konularda formüller üretmeye çalışan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yetkilileri, daha önce 17 Ağustos depremindeki acıdan faydalandıkları gibi, Milli takımın Dünya kupasındaki başarıları sonucunda oluşan cinnetimsi toplu sevinç havasından da faydalanarak tartışmaya açık konularda düzenlemeye gitmektedir. Milli Eğitim Bakanlığınca öğretmen olabilme ölçütlerini belirleyen yasa tasarısı geçtiğimiz günlerde medya yoluyla kamu oyuna yansıdı. Anlaşılan o ki; iktidarın aygıtlarını ve sonucunda tüm toplumu tektipleştirme politikası bir çok kurumdan sonra şimdide eğitim kurumlarını tehdit etmektedir. Temel insan hakları çerçevesinden baktığımızda konunun çeşitli grupların özel sorunu olmadığı açıkça görülebilmektedir. Obezlikten parkinson'a, görme engellilerden ortopedik engellilere kadar; bunun yanında kime yada neye göre olduğu belli olmayan bozuk ses, efeminelik, uzunluk-kısalık, genel ahlaka uygun olmama, kişilik bozukluğu gibi muğlak ifadelerle öngörülen tektip dışında kalan herkesin çalışma hakkı elinden alınmakta ve ciddi bir ayrımcılık vücud bulmaktadır. Tasarının altında engellilerin, akademisyenlerin ve öğretmenlerin de imzasının bulunması ise tektipleştirme politikalarının içselleştirilmişlik düzeyini göstermesi açısından oldukça düşündürücüdür. Ataerkillik (erkek egemenlik) ve heteroseksizm (zorunlu heteroseksüellik) cenderesinden kurtulmaya çalışan biz eşcinseller her türlü tektipleştirmenin ve ayrımcılığın karşısında olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Yasalar açıkça kimliğimizi tanımamakta ancak kamusal alana çıktığımız anda yasadışı muameleye maruz kalmaktayız. Türkiyede eşcinselliğin yasak olmamakla beraber sadece bunu ifade etmek, cinsiyetçilik, heteroseksim ve ataerkilizme karşı bir duruş geliştirmenin önü kapatılmaktadır. Eşcinsellere yönelikmiş gibi görünen "efeminelerin öğretmen olamayacağı" yargısının altında heteroseksist beyinlerin kadınlara ve eşcinsellere yönelik cinsiyetçi söylemi yatmaktadır. Eşcinselliğin öğrenilen ve örnek alma yoluyla yayılan bir şey olmadığı bilim adamları tarafından da kabul görmektedir. Eğer cinsel yönelim öğrenilen birşey olsaydı çevresi heteroseksüellerle dolu olan bizler eşcinsel olmazdık. Eşcinsellik bulaşıcı bir hastalık değildir ancak görünürlük ve özgürlük talebi bulaşıcıdır. "Eşcinsellik yayılıyor" gibi cümleler "eşcinsellerin kendilerini ifade etmekten korkmama oranı artıyor" şeklinde düşünülmelidir. Yukarıda belirtildiği gibi bu saldırı toplumun her kesmine karşıdır. Biz eşcinseller gelecek nesillerin, tüm farklılıkları ve biriciklikleriyle insani vasıfları olan öğretmenler yerine üniformalı robotlar tarafından kendilerine benzetilmesini istemiyoruz. Bütün ayrımcılıklara karşı mücadele edilmesi gerekliliği bilinciyle bu tasarının geri çekilmesi için demokrasi ve insan haklarına inanan tüm kişi ve kuruluşları bu konuda tepkilerini ortaklaştırmaya çalışıyoruz. Lambdaİstanbul LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, transvesti, transseksüel) grubu ilgili haber için tıklayın
| |
12 Mayıs 2005, Perşembe - 13:16 Müjde!!! Bazı gazetelerin 10/05/2005 tarihli nüshalarında “REZALET” , “AHLAKSIZLIK” ve benzeri başlıklarla manşetten girdiği ve travesti adı altında tüm eşcinselleri hedef gösteren haberleri amacına ulaştı. Dün gece, gazetelerdeki haberlerde bahsedilen ilçelerde güvenlik güçleri tarafından yapılan uygulama sonucu yüzlerce travesti ve transseksüel ile birlikte onlarca gey de gözaltına alındı. Valilik emriyle gerçekleştirilen operasyon sırasında kafeterya, süper market ve kuaför gibi kapalı mekanlarda bile travesti ve transseksüel avına çıkan polis ekipleri Harbiye Cumhuriyet Caddesi’nde gey-travesti ayrımı yapmadan önüne gelen tüm eşcinselleri ekip arabalarına doldurdu. Diğer insanlardan tek farkları eşcinsel olmak olan vatandaşlar “adaba aykırı hareket etmek” , “teşhircilik” ve “fuhuş” suçlamasıyla savcılığa çıkartılıp, oradan da zührevi hastalıklar hastanesine sevk edildi. Tüm bu işlemler sırasında talepte bulunulduğu ve mevzuatta bir hak olduğu halde avukat bulundurulmaksızın hazırlanan tutanaklar oldu bittiye getirilerek imzalatıldı. Böylece travesti ve transseksüelleri “Büyük çoğunluğu ahlaki çöküntü yüzünden kadın kılığına girerek fuhuş yapmayı tercih eden” insanlar olarak tanımlayacak kadar bilimsellikten uzak bu haberler amacına ulaşmış oldu. Böylesine hassas ve toplumun azımsanmayacak bir kesimini etkileyen konuya çözüm üretici açıdan yaklaşması gereken medyanın, her zamanki gibi sosyal sorumluluk bilincinden uzak bir tavır ile şiddeti teşvik eden, kışkırtan anlayışını kınıyoruz. Bilindiği gibi şiddet şiddeti doğurur. Şiddetsiz bir yaşam istiyorsak çözüm, “asıl şiddet mağduru” insanları katletmeyi meşru gören yayınlar yapmakta değil, toplum içinde farklı diye adlandırılan insanları tüm gerçekliğiyle gösteren yayınlar yapmakta saklı. Farklılıklarımızla yan yana durduğumuz sürece toplumsal barışı elde edebileceğimize inanıyor ve bu yüzden medyamızı daha bilinçli ve doğru bir yaklaşımla haberler yayınlamaya çağırıyoruz. Travesti ve transseksüellik bir meslek, bir hastalık veya bir tehdit değildir.Yüzyıllardan beri bu topraklarda ve dünya üzerindeki tüm ülkelerde varolan insani bir durumdur. Fakat bu gerçekliğin özneleri kendilerini dürüstçe ifade ettikleri için dışlanır, aşağılanır, katledilir, toplumun bir çok alanından tecrit edilir ve ekmek parası kazanamaz. Yani bazı travesti ve transseksüelleri seks işçiliğine iten mevcut sosyoekonomik etkenledir. Çünkü toplumun bir çok alanından tecrit edilen, yaşama ve çalışma imkanları elinden alınan bu insanlara tek seçenek olarak seks işçiliği bırakılmıştır. Sonuç olarak biz eşcinseller, Türkiye’de bu konu üzerinde süregelen iki yüzlü ahlak anlayışını körükleyen bu tür haberleri kınıyor, medyanın bundan sonra bu tür toplumsal gerçeklere daha objektif yaklaşacağına inanmak istiyoruz. İstanbullu Travesti ve Transseksüeller Lambdaistanbul gönderme tarihi: 11.5.2005
|
Bu konu için mesaj gönderme aktif değildir. Daha fazla bilgi için yönlendiriciniz ile iletişim kurunuz. |