ibnistan (admin) | 28 Nisan 2004, Çarşamba - 23:09 DOĞRUDAN ADI KONULSUN VE GEY-LEZBİYEN REALİTESİ TANINSIN Kaos GL BASIN AÇIKLAMASI DAMGALAMAYA VE AYRIMCILIĞA KARŞI YASA! DOĞRUDAN ADI KONULSUN VE GEY-LEZBİYEN REALİTESİ TANINSIN! Mevcut "müstehcenlik" ve "muzır" yasaları yetmiyormuş gibi Halil Özyolcu (Ağrı), Feridun Ayvazoğlu (Çorum), Bekir Bozdağ (Yozgat) adlı üç değerli milletvekilinin Adalet Alt Komisyonu Başkanlığına verilen "müstehcenlik" maddelerine dair teklifleri ile yeniden başa mı dönüyoruz? Daha önce "cinsel yönelim ayrımcılığı" düzenlemesiyle kaşıkla verilen, şimdi kepçeyle geri mi alınmak isteniyor? 1996 yılında, TBMM Adalet Komisyonu'ndan geçen kanun tasarılarından biri de "Gayri Tabiî Mukarenet" olarak adlandırılan durumu düzenliyordu. Söz konusu "durum" komisyon üyelerince anlaşılmayınca "homoseksüellik" şeklinde değiştirilmişti. Tasarı "homoseksüel ilişki" kuran askerin TSK ile ilişiğinin kesilmesini gerektiriyordu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hâlâ uyguladığı "gayri tabiî mukarenet" bugün TCK tasarısında karşımıza Türkçe'siyle "doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış" şeklinde çıkıyor. Komisyon, öğreniyoruz ki "Doğal Olmayan İlişki" tabiriyle eşcinselliği kast etmiyormuş! Sınırlı ve keyfi olarak belirlenmiş alanlarda da olsa "cinsel yönelim ayrımcılığı"na karşı yasal düzenleme tasarlayan Komisyon'dan şüphesiz ki mantıksal olarak "doğal olmayan ilişki" ile eşcinselliği kast etmemeleri beklenir. Ancak yasal süreçte ilgili her kişi ve kuruluşun da aynı yorumu yapacağına dair eşcinseller olarak bizlerin bilmediği bir garanti mi mevcut? Öyle açıklanıyor ki kastedilenlerden biri "ölülerle ilişki" imiş! Psikiyatri kitaplarındaki numune vakalar dışında bu "ilişki" türü ne zamandır toplumsal bir sorun oldu? Daha "namus/töre" cinayetleriyle ilgili düzenlemelerde bile bir yere varılamamışken, "doğal olmayan ilişki"den ikinci olarak kastedilen "hayvanlarla ilişki"ye sıra mı gelir? Geriye bir tek aslında kast edilmediği söylenen ve gerçekte gey-lezbiyen insanların onurlarının aşağılanmasına vesile olan muğlaklık kalıyor. Kimin hangi sonucu çıkaracağını belirsizleştiren söz konusu muğlaklık ile "müstehcenlik" adı altında "açık saçık, edebe aykırı" ürün/eserlerin belirlenmesinde kriter, ilgili kişi veya kurumların keyfiyetine bırakılmış olmuyor mu? Üstelik fiiliyatta hal zaten böyleyken yeni tasarı ile örneğin Başbakanlığa bağlı "Muzır Kurulu", kararlarını mı gözden geçirecek? Muzır Kurulu, kelime oyunlarına gerek duymadan açıkça kastediyor: "Homoseksüel" olarak adlandırdığı eşcinselliği ve eş/cinsel pratikleri "cinsel sapıklık olarak görülen" diyerek hepimiz adına karar verebiliyor. Yine aynı şekilde "homoseksüel ilişkinin olağan ilişkiler gibi gösterilerek meşrulaştırılması"nı önlemek için istediği ürünü/eseri poşetliyor veya toplatabiliyor. Adı geçen Kurul'da aynı zamanda bir psikiyatrın da olması ve psikiyatrinin eşcinselliği "cinsel sapıklık" olarak kabul etmemesi sonucu değiştirmiyor. Eğer mesele gerçekten adı geçen milletvekillerinin vurguladığı gibi "şiddet kullanımı" ise insan onurunu aşağıladığı konusunda kimsenin itirazı olmayacaktır. İtiraz olmayabilir ancak muğlaklık sorunu burada yine karşımıza çıkıyor. "Müstehcenlik" maddesinde düzenlenen cinsellik ile doğrudan şiddet içeren ve ayrıca düzenlenmesi gereken tecavüz, fuhuşa ve pornografiye zorlama "davranışı"ndaki şiddet farklı alanlara dair pratikler değil mi? Gey-Lezbiyenler olarak yıllardır eşcinselliğin sadece cinsellikten, cinselliğin de sadece pornografiden ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye'de eşcinsellik, yasalarda "suç" ya da "hastalık" olarak görülmediği halde devletin resmi kurumları kendi alanlarından hareketle eşcinselliği baskılayabiliyor. Anayasanın 10. maddesine "cinsel yönelim" ibaresinin eklenmesini, sadece lokantada rahatça kebap yemek için değil ekonomik, sosyal, kültürel olarak hayatın her alanında sırf cinsel yönelimimizden dolayı maruz bırakıldığımız ayrımcılığa karşı hakkımız olan eşitlik ve adalet için istiyoruz. Eşcinseller olarak hakkımız olan eşitlik ve adalet taleplerimiz popüler kültür araçlarıyla magazinleştirilirken yasal düzenlemelerdeki muğlaklaştırmalarla da yeniden görünmezliğe mahkum ediliyor. Şimdi ne olacak? Her insanın hayatı gibi gey-lezbiyen insanların da hayatları ekonomik, sosyal ve kültürel bir bütün değil midir? Cinsel yönelim ayrımcılığına karşı seçilen alanlar neye göre belirlendi? Gey-Lezbiyenlerin duygu ve düşünceleri yeniden mi poşetlenecek? Eşcinsel realitesi poşete sığmadığında zindanlara mı atılacağız? Mevcut koşullarda zaten sırf eşcinsel olduğumuz için varoluşumuz ve cinselliğimiz "gayri tabiî" ve "gayri ahlâkî" bulunuyordu; yeni düzenlemeler damgalama ve ayrımcılığı yeniden üretmeyecek mi? Çalışma hayatında, sırf eşcinsel olduğumuz için işe alınmıyoruz, terfi ettirilmiyoruz, keyfi olarak işten atılıyoruz. Çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı hangi yasal güvence getiriliyor! Eşcinsel memuruz, görünmez bir şiddetle gey-lezbiyen varoluşumuzu inkâra zorlanıyoruz, ortaya çıktığımızda sırf eşcinsel olduğumuz için memurluktan men ediliyoruz. Sırf gey olduğumuz için şiddete maruz kalıyoruz, öldürülüyoruz; sırf lezbiyen olduğumuz için zorla evlendiriliyoruz, öldürülüyoruz! Sırf kendi cinsimizi sevdiğimiz için duygu ve düşüncelerimiz poşetlenecekse; cinselliğimiz müstehcen bulunup doğal olmayan ilişki diye damgalanacaksa; aşk ve sevgiyle yarattığımız ortak hayatlarımız kadın kadına ve erkek erkeğe diye inkâr edilecekse; sırf gey-lezbiyen olduğumuz için işten atılacaksak, bu durumda TCK'daki yeni düzenleme hangi özgürlükleri getiriyor? Uyum yasalarından hareketle yapılan düzenlemeler hangi gerçeğe uyuyor? Gey-Lezbiyenler olarak bu ülkede, aşağılanmadan, dışlanmadan, damgalanmadan ve ayrımcılığa uğramadan yaşamak istiyoruz. KAOS GL Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, 29/12, Kızılay-ANKARA Tel&Faks: (0312) 230 0358 dergi@kaosgl.com www.kaosgl.com EK: Adalet Alt Komisyonu Başkanlığına Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nın 322. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilerek 226. madde olarak kabulünü arz ve teklif ederiz: Müstehcenlik MADDE 226- (1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, b) bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, c) bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arzeden, d) bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arzeden, satan veya kiraya veren, e) bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, f) bu ürünlerin reklamını yapan kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arzeden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntü içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arzeden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Halil Özyolcu (Ağrı Milletvekili) Feridun AYVAZOĞLU (Çorum Milletvekili) Bekir Bozdağ (Yozgat Milletvekili) |