Eşcinsellik ile ilgili sanılan Kur'an ayetleri
7 Araf Suresi
78. Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsınıt/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.
79. Nihayet Sâlih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim; ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."
80. Ve Lût... Toplumuna şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiçbirinin yapmadığı bir iğrençliğe mi girişiyorsunuz?"
81. "Siz, kadınları bırakip şehvetiniz yüzünden erkeklere gidiyorsunuz. Doğrusu siz sınır tanımayan bir topluluksunuz."
82. Toplumunun cevabı sadece şunu söylemeleri oldu: "Çıkarın şunları kentimizden. Çünkü onlar, temizlik tutkunu insanlardır."
83. Biz de onu ve ailesini kurtardık. Karısı müstesna. O, yere geçenlerden oldu.
84. Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu!
11. Hud Suresi
77. Elçilerimiz Lût'a geldiğinde onlar için kaygınlanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu zorlu bir gün!"
78. Lût'un kavmi koşarak onun yanına geldi. Bunlar daha önce de kötülük yapmışlardı. Lût dedi ki: "Ey toplumum! İşte şunlar kızlarım. Onlar sizin için daha temiz. Allah'tan korkun da misafirlerim önünde beni rezil etmeyin. İçinizde olgun bir adam yok mu?"
79. Dediler ki: "Senin kızlarında hakkımız olmadığın çok iyi biliyorsun. Ne istediğimizi de çok iyi biliyorsun."
80. Dedi: "Ah, size karşı koyacak bir gücüm olsaydı yahut sağlam bir kaleye sığınabilseydim."
81. Melekler dediler: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. Sana asla el süremezler. Gecenin bir yerinde aileni götür. İçinizden hiç kimse geri kalmasın; karın müstesna. O, ötekilere çatan beyalaya çarptırılacaktır. Onaların azap vakti, sabah vaktidir. Sabah da ne kadar yakın, değil mi?"
82. Nihayet emrimiz gelince, oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık.
83. Rabbin katında damgalanmış taşlar. Zalimlerden çok uzak değildir bu.
26. Suara Suresi
160. Lût kavmi de hak elçilerini yalanladı.
161. Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Hâlâ korunmuyor musunuz?"
162. "Ben size gelen emin bir elçiyim."
163. "Artık Allh'tan korkun da bana itta edin."
164. " Ben bu iş için sizden bir üçret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir."
165. "Âlemlerin içinden erkeklere gidiyor da,
166. Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor musunuz? Doğrusu siz haddi aşmış bir kavimsiniz."
167. Dediler. " Eğer bu tavrını sona erdirmezsen, ey Lût, yemin olsun bu topraktan sürülenlerden olacaksın."
168. Lût dedi: "Ben sizin şu yaptığınıza öfkelenenlerdenim."
169. "Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından koru."
170. Bunun üzerine biz onu ve ailesini toplu halde kurtardık.
171. Ancak geridekiler arasında bir kocakarı kaldı.
172. Sonra ötekilere mahvedip batırdık.
173. Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Ne de kötüymüş uyarılanların yağmuru!
174. Elbette bunda bir ayet var ama onların çoğu inanmamıştır.
29. Ankebut Suresi
28. Lût'u da gönderdik. Toplumuna şöyle demişti o. "Öyle bir iğrençliğe bulaşıyorsunuz ki, sizden önce âlemlerden bir tek kişi bunu yapmamıştır."
29. "Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?" Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: "Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını."
30. Lût dedi: "Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et."
31. Elçilerimiz, İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz şu kentin halkını helak edeceğiz. Çünkü ora halkı zalim oldular."
32. İbrahim dedi: "Ama orada Lût var". Dediler: " Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini kurtaracağız. Ama karın azaba terk edilenlerden olacaktır."
33. Elçilerimiz Lût'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli-kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma dediler, biz seni ve aileni de kurtaracağız. Ama karın azaba terk edillenlerden olacaktır."
34. "Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."
35. Yemin olsun biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apacık bir işaret bıraktık.
Kaynak:
KUR'AN-I KERİM ve TÜRKÇE MEALİ. Prof.Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK. Yeni Boyut, İstanbul 1997
|