Karanlık Bir Yolculuk
AHMET / İstanbul
Yakın tarihte, iş seyahatlerimin büyük parçası olan uzun bir otobüs yolculuğuydu. Gece ilerlemiş, ışıklar sönmüştü. Onca uyuyan insanın içinde herhalde yalnız ben uyumuyordum! Bir de çaprazımdakiler (miş)!, sonradan farkettim... Kulağımdaki volkmenin kasetini değiştirmek için yerimden doğrulduğumda, ve gözlerim o çapraz koltuklara iliştiğinde gördüğüm manzara beni dehşete düşürdü. Ceketleri dizlerine örtülmüş, çok masum bir üşümeyi veya samimi iki arkadaşı andıran dört adet pantolonlu bacak hiçbirşey ifade etmezken, birbirine dönmüş iki yüz ve birleşmiş dudaklar gözümün orada sabitlenmesine sebep olmuştu. Maço olanının (!) diğerinin başını hızlıca aşağı çekmesi ve sonrasındaki oral seks beni deliye döndürdü. Bu çıldırış, arzu, istek manasında değil, sadece cesaret ve ortak bir çift bulmanın tuhaf sevinciydi! Onlara uyurmuş gibi kısık bakarak değil, gözüm açık olarak bakıyordum ki, beni farkettiler. Çok öfkeli bakıp hemen toparlandılar ve hiçbirşey olmamış gibi zıt yönlere döndüler. Hemen yönümü değiştirdim ve rahatlarını bozdum diye kendime kızdım.
Çok değil, yarım saat sonra mola verildi, indim. Temiz hava iyi gelir diye düşünerek kalabalık yerden uzaklaştığımda yanımda görünen birisi ile ikinci şoku yaşadım. Eli önünde gezinen; "Sen de ister misin?" demez mi?! "Haydi, ya çalılıklara ya da tuvalete gidelim" dediğinde gereken cevabı aldı. Kendilerini saygı ile karşıladığımı, fakat cesaretlerinin tehlikeye ve rezilliğe dönüşebileceğinin söyledim dostça. Adam öyle sinirlenmiştiki; "Ulan top, senin ağzına vermedim de canın mı çekti i.. herif (!)" diye iğrenç bir cümle sarfetti. Sesimi çıkarmayarak hemen uzaklaştım. Mola bitiminde içeriye, otobüse girdim. İçeride gördüğüm beni daha da şaşırttı. Adam arkamdaki boş olan koltuğa oturmuştu. Önce bir mana veremedim, ama huzursuzdum. Uyuyamadım. Adamcağız eliyle erekte olmuş organının okşuyor ve abuk sabuk hareketlerle bana ebat gösterisinde bulunuyordu. Öbürü, yanda duruyor ve izlemede kalıyordu! Yatık durumdaki koltuğumu düzelttim ve arkaya bakarak rahat durmasını ima ettim. İki dakika sonra "tık-tık" sesleri duydum ve arkama baktığımda "sustalısı" ile oynadığını gördüm! Beni korkutmaya çalışıyordu. Aklımdan kolunu büküp rezil etmek geçti, fakat bu, yeminli birine, aldığı savunma eğitimine ihanet olduğu için yakışmıyordu. Gülümsedim ve başımı sallayıp herşeyi anlattım sanıyorum! Bıçağını yerine koydu. Alışmış beyzadem, top'lar korkak olur ya! Hemen arkadaki boş koltukların birine sıvıştı!...
Otobüsten indikten sonra bir daha göremedim O'nu, Fakat öbürü kızararak, sıkılarak ve gözlerime bakamayarak (!) uzaklaştı. "Kaderimiz bu" der gibi ağlamaklı idi. Benim zavallı, çaresiz kardeşim! Bir anlık zevkin uğruna paçavra gibi bırakılmış, hem bana, belki de başkalarına rezil olmuştur. Oysa O'nu kınamıyordum. Benim de öylesi zayıf ve istekli bir anım olabilir, ve o hayvani organın büyüsüne (!) belki ben de kapılabilirdim. Fakat bunlar yaşanmamalı, bu şekilde olmamalı! Ramazan ayında tutulan oruçlar gibi, tanımadığımız insanlara karşı da nefislerimizi kapalı tutmayı bilelim! Barlarda tek gecelik ilişkiler değil, dostluklar kurabilelim. Belki aylardır açım, oruçluyum, fakat böylesi heriflere de, gaylere de karnım tok!
Ben heterolardan şefkat, duygu, aşk bulamadığım gibi, seks bile bulabileceğimize inanmıyorum, Her ne kadar gay'lerin de heterolaşmış ruhları var artık, ve gay gibi görünen bedenleriyle onları farketmek hiç de zor değil. O kişi, otobüste manasız bir kıskançlık ve mahalle kadını edası ile bana öyle nefretle baktı ki, inanın O'nu daha da sevdim. Sevgisizliğini, bilinçsizliğinin sevdim (!) Bizler hem paylaşmadan (patner deyiş-tokuşu) yapamayız, hem de bundan pişman olan bir duygu karmaşasındayız. Buna neden olan temel sebep ise partnersizlik! Daha doğrusu o mutlu aşkı, sevgiyi en azından mutlu birlikteliği bulamamak, tek eşli olmamak. Bulduğumuzla yetinmemek, Her zaman yeniler (!) peşinde koşmamız, sadık olmamamız, galiba en önemlisi de bunu istememek bizi bu durumlara sürüklüyor.
Aylar öncesi çağrıladığım o Ütopya'lı halen bulunmadı diyerek sitem etmiyorum artık! Sabırla ve ısrarla yolumdan da dönmüyorum. Çünkü inanıyorum ki tanıdığım, bildiğim tüm gay insanlar aslında Ütopya'lı sanki.
Avrupa ülkesi olmadıkları için, memleketlerini açıklamaktan utanıyorlar! Her insanın gönlünde o güzel ve birebir ilişki umudu var. Gerçekleştirmek istemiyorlar şimdilik! Sorun burada. Oysa karanlık yolculuklar değil, aydınlık bir hayat yolu istenmeli aslında...
Sustalı bıçak seslerini duymak istemiyorsak, kıskanç bakışların yerine kardeş dayanışması olsun diyorsak aslımızı inkar etmeyelim. Olmamız gerektiği gibi yaşamayıp, olduğumuz gibi var olalım. Orucu düşmanlarımıza kirlenip bozmayalım diyor, bunun "vicdan katında"ki sevabından nasip alın diye tavsiye ediyorum! Unutmayalım ki vicdanımız da "günah-sevap" yazarak kendi iç dünyamızda muhasebesini mutlaka yapacaktır. Yeni yıl geliyor, bu yıl hesaplar temiz, gönüller mutlu, kalpler huzurlu olsun. İkiyüzler tekyüze, yüzler mutluluğa kavuşsun. Sevgilerimle.. Hoşçakalın...
kaos gl
03/1999 / sayı 55
|