|
Burada, konunun öneminden dolayı, yaş sınırı vermeden çok açık
bir dille cinsel ilişkilerden bahsediyoruz. Lütfen girişi tam okumadan ve yaklaşımı onaylamadan okumaya
devam etmeyin! |
Bu bölüm içerik olarak, Kutlu (Tasarım ve Tarihi Galeri), benim (ana metinin temel taslağı) ve Mustafa tarafından Lambda İstanbul için hazırlanmış olan AIDS kitapçığının aynısı. Ancak sayfa düzenini - ilk olarak Lambda İstanbul'un web sitesi için - İNTERNET koşullarına uygun haline getirmiştim. Soldaki menüyü tıklayarak doğrudan AIDS ve eşcinsel kimlik ile ilgili bilgilere kolayca erişebilirsiniz. Sağdaki sütunda, bu kitapçığın tamamlayıcı bir öğesi olan eşcinsel kültürle ilgili "mini tarihi galeri"yi bulabilirsiniz. Bir resme tıkladığınızda, onu daha büyük gösteren ayrı bir pencere açılacaktır. İlk okuduğunuzda sırasıyla okumanızı tavsiye ediyorum.
Sorumlu davranmanın ön şartının özsaygı ve özsevgi olduğunu düşünerek kitapçıkta AIDS'in dışında kendi cinselliğimiz konusunda da bilgi ve fikir vermeye çalıştık. |
AIDS, HIV ANTİKOR TESTİ VE
KAYGANLAŞTIRICI İLE İLGİLİ DAHA AYRINTILI BILGI İÇİN AIDS
SAVAŞIM DERNEĞI'NE DANIŞABİLRSİNİZ:
AIDS Savaşım Derneği
Büyükdere Cad. Gümülcineli Apt.
(Fransız Lape Hastanesi Yani) Kat:5 Daire:10
Sişli / İSTANBUL
Tel:
(212) 231 76 81
Faks: (212) 219 59 52
E-mail:
aids@aids.com.tr
Bu
kitapçık, AIDS Savaşım
Derneği’nin, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından desteklenen,
"Erkeklerle Cinsel İlişki Kuran
Erkekler İçin AIDS Bilgilendirme Projesi”nin bir ürünüdür. Proje, eşcinsel inisiyatif grubu
Lambda/İstanbul tarafından
yürütülüyor. Fakat kitapçık, cinsel yönelimi ne olursa olsun,
erkeklerle cinsel ilişki kuran bütün erkeklere ve cinsel
kimliği konusunda sorunlar yaşayanlara yönelik
hazırlandı.
Okuyacağınız metinde yer alan
bazı sözcükleri ve sınırlandırılmamış dil kullanımını ahlak
dışı bulabilir, rahatsız olabilirsiniz. Kuşkuya yer
bırakmayacak kadar açık ve dolambaçsız konuşmak, dürüst olmak
ve ikiyüzlülüğü bırakıp gerçekçi davranmak, yüz binlerce canı
kurtarmak söz konusu olduğunda, ahlaki sayılabilecek tek
davranıştır.
İnsanlara sadece bilimsel
bilgiler vermek, AIDS’i önlemeye yetmiyor.
Toplumsal yapı içindeki genelgeçer kuralların dışında
kalan, yaşam tarzı veya duyguları toplumun genelinden farklı
olduğu için aşağılanan ve dışlanan bir insanın kendine değer
vermesi, kendisiyle barışık olması ve
toplum içinde birey olabilmesi çok
zordur. Oysa, ancak kendine yeterince değer veren ve
bunun sonucunda birey olabilmiş bir insan, kendisinin ve
başkalarının hayatını korumak için çaba harcayabilir. Demek
ki, farklı yaşam tarzlarının birlikte rahatça soluk
alabildiği, herkesin kendi varoluşunu özgürce
gerçekleştirebildiği,
kendine değer
veren insanlardan oluşan, baskının ve korkutmanın bulunmadığı
bir toplumsal yaşam biçimi, uzun vadede AIDS’i yenebilir.
AIDS, korunma yollarını
bilmeyen bütün insanları tehdit ediyor.
Buna karşın ülkemizde devlet ve toplumsal kurumlar,
AIDS’e karşı kayıtsız kalıyorlar, son derece ilkel yöntemlerle
ve tabularla yaklaşıyorlar.
Bu yaklaşım biçimi, özellikle, erkeklerle cinsel ilişki kuran erkeklere yönelik hemen hemen hiçbir çalışma yapılmamasında kendini gösteriyor. Bu yok sayıcı tavır, eşcinsel ilişkinin devlet ve toplumsal kurumlarca lanetlenmesi kadar, eşcinsellerin neredeyse hepsinin gizli olması, görünmezliği ve örgütsüzlüğünden de kaynaklanıyor.
Türkiye’de
, bilinen AIDS
vakalarının sayısı, henüz Batı’daki ya da Afrika’daki düzeye
ulaşmış değil. Ama açıklanan rakamların gerçek durumu tam
olarak yansıtmaktan uzak olduğu da biliniyor. Yine de AIDS’in
Türkiye’ye geç gelmesinden yararlanıp bir patlamayı önlemek
elimizde. Batı ülkelerindeki eşcinseller kendi yürüttükleri
kampanyalar sayesinde AIDS ile savaşımda başarı kazanıyorlar.
Türkiye’de, eşcinsellere yönelik yasal bir baskı olmamasına
rağmen, toplum yapısındaki yoğun tabular ve birçok keyfi
uygulama yüzünden böyle bir çıkış yapabilmek güç
görünüyor.
|
AIDS
nedir?
Herkesin yanıtını bildiğini
sandığı bu soru, çok önemli bir ilk adım. İngilizce bir
kısaltma olan AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrom =
Edinsel Bağışıklık Yetersizliği Sendromu), vücut direncinin
azalması sonucu ortaya çıkan hastalığı ifade eden bir tanım.
AIDS’in oluşmasına yol açan etken, HIV isimli virüsün
bulaşmasıdır. Bu virüs, vücudun bağışıklık sistemini tahrip
ederek, direnç yeteneğini azaltır. Böylelikle vücut, normal
şartlarda karşı koyabileceği enfeksiyonlara direnç gösteremez
hale gelir. HIV virüsünü kapan bir kişi yıllarca kendisini
sağlıklı hissedebilir. Virüs yıllarca vücutta görünür bir
hastalığa yol açmaksızın kalabilir. Diğer yandan, belirti
göstermeyen, virüsü kaptığını bilmeyen bir HIV taşıyıcısı da
başka insanlara bu virüsü bulaştırabilir.
Bulaşmaz: HIV hassas bir virüstür.
Kuruduğunda ve havayla temas ettiğinde kısa sürede ölür.
Evlerde ve hastanelerde uygulanan alışılmış sağlık kuralları
virüsü kısa sürede etkisiz hale getirmek için yeterlidir. HIV
tükürük salgısında, terde ve gözyaşında da az miktarda
bulunabilir. Ancak bu miktar, bulaşmaya yol açmayacak kadar
küçük ölçüdedir. Bugüne kadar HIV virüsünün yukarıda sıralanan
salgılar yoluyla bulaştığı bir vakaya rastlanmamıştır. Yani el
sıkışmakla, kucaklaşmakla, okşamakla, öpüşmekle, öksürmek ve
hapşırmakla, HIV taşıyan ya da hastalığın etkin hale geldiği
AIDS hastalarıyla aynı tabak, çatal, kaşık, bıçak ve
bardakları ya da aynı tuvaletleri, banyo küvetlerini ve
hamamları kullanmakla, bu insanlarla bir arada çalışmak ve
yaşamakla, onların bakımını yapmakla HIV kapma riski
oluşmaz.
Bulaşır: HIV taşıyan bir insanın
kanının ya da cinsel salgılarının başka bir insanın dokularına
ve dolaşım sistemine girmesiyle bulaşma olasılığı doğar. Bu
sıvılar yüksek oranda HIV içerebilir. Bu nedenle, güvenli seks
uygulamadan cinsel ilişki kurmak, virüsün bulaşması için en
elverişli ortamı yaratır. Ayrıca uyuşturucu kullanımında aynı
iğnenin birden fazla kişi tarafından kullanılması halinde de
HIV bulaşma riski oluşur. Ameliyatlar sırasındaki kan
nakillerinde de virüsün bulaşabilme tehlikesi vardır.
sayfanın başına
AIDS’in
cinsel
ilişkiyle bulaşmasından korunmak için iki yoldan söz
edilebilir.
İlki, cinsel ilişkiye hiç
girmemek. Korkulara boyun eğmenin sonucunda seçilecek bu
yolun, yaşam dengesini bozabilecek bambaşka sorunlara neden
olma ihtimali hayli yüksek. Oysa, ikinci ve akılcı bir seçenek
var.
Riski, yaşamı engellemeyecek bir
ölçüye indirmek için güvenli seks
uygulamak.
|
Güvenli seks,
AIDS’e neden olan virüsü kapma tehlikesini taşımayan
yöntemlerle yetinmek anlamına geliyor. Yani, dengesizliğe yol
açabilecek korku ya da umursamazlık yerine, bilinçli
davranmak. Ancak bu, haz alınmayan bir seks yaşantısıyla
yetinmek demek değil. Tam aksine, hayal gücümüzü kullanarak
daha renkli ve özgür bir cinsel yaşama ulaşmak çok daha
mümkün. Bu amaçla, tehlikesiz olanı tehlikeli olan kadar ve
açık bir dille anlatmamız gerekiyor.
Prezervatifsiz anal ilişki
anal ilişkideki her iki partner için de
çok tehlikelidir. Normal deriden çok daha
hassas ve korunmasız olan penisin ucunda, anüste ve
bağırsakta, sürtünmenin sonucu olarak, gözle görünmeyecek
kadar küçük yaralar oluşabilir.
Prezervatifli anal ilişki
riski çok küçük. Ancak prezervatifi doğru ve
zedelemeden takmak gerekiyor. Boşalmanın ardından penis
sertliğini kaybetmeden penisle birlikte tutup, çıkartmak
gerekli. Prezervatifin yırtılmasını önlemek için yağsız (su
bazlı) kayganlaştırıcı kullanılmalı. (bkz. prezervatif ve
kayganlaştırıcı bölümü).
Prezervatifsiz ağza boşalmak
penisi ağzına alan için
tehlikelidir.
Prezervatifle ağza boşalmak
risk taşımıyor.
Prezervatifsiz, ama boşalma olmadan penisi
ağza almak
[aslında] riski küçük. Ama,
arkadaşınız boşalmadan önce penisini ağza alabilirsiniz, ancak
dikkatli olmanız gerekiyor. Zaman uzarsa partneriniz aniden
boşalabilir. Bu durumda partnerinize de sorumluluk düşer,
zamanında bırakması gerekir.
Penisin gövdesini ve testisleri yalamak
risk taşımıyor
Partnerinizle birlikte mastürbasyon yapmak
(= el ile penisi uyarmak) risk
taşımıyor. Birkaç kattan oluşan deri dokudan HIV
geçmez.
Öpüşmek
riski çok
küçük. Tükürük salgısındaki virüs oranı bulaşmaya yol
açmayacak kadar küçük. Ayrıca tükürük salgısında, virüsü
etkisiz hale getiren bir madde bulunur.
Vücutta sağlam deri üzerine boşalmak
risk taşımıyor. bkz. mastürbasyon
Okşamak, masaj yapmak, sürtünmek
risk taşımıyor.
Anüs deliğini yalamak
HIV kapma riski yok. Fakat değişik mikroplar ve
mantarlar kapılabilir.
Yapay penis kullanmak
ortaklaşa kullanılmazsa risk taşımıyor.
Anüse parmak sokmak
risk taşımıyor.
Meme uçlarını uyarmak
risk taşımıyor.
Birlikte duş ya da banyo yapmak
risk taşımıyor.
sayfanın başına
|
Prezervatif
doğru
takılmalı ve kayganlaştırıcı kullanılmalı!
Prezervatifi paketinden çıkarırken zedelenmemesine
dikkat edin. Kesici aletler kullanmak ya da uzun tırnaklar
prezervatife zarar verebilir. Prezervatifi penis sertleştikten
sonra takın. Ucundaki (meninin akması için ayrılan bölümü)
sıkarak havasını boşalttıktan sonra prezervatifi penisin
başına yerleştirin. Prezervatifi alt kısmından aşağıya doğru
açın. Son olarak, üzerine kayganlaştırıcı sürün.
Kayganlaştırıcı hem alacağınız hazzı artırır hem de riski
azaltır. Kayganlaştırıcı (lubricant) cinsel birleşmenin daha
rahat gerçekleşmesini sağlayarak prezervatifin yırtılmasını
engelleyen bir sıvıdır. Prezervatifi taktıktan sonra üzerine
kayganlaştırıcı sürmek güvenli seks için gereklidir.
İstenirse, parmak ile anüs deliğine de kayganlaştırıcı
sürülebilir. Vazelin, el kremi, masaj yağı gibi maddeleri
kullanmayın. Bunlar, kimyasal özellikleri yüzünden
prezervatifin zarar görmesine neden olurlar. Doğru
kayganlaştırıcı yağ içermemeli, su bazlı olmalıdır.
Boşaldıktan sonra, prezervatifi alt kısmından tutarak çıkarın.
Hiçbir zaman aynı prezervatifi ikinci kez kullanmayın. Son
olarak penisinizi yıkayın. Bu, penisin üzerinde meni
kalmamasını sağlar ve boşalmanın ardından olası sevişmelerde
güvenli olursunuz. Açılmamış prezervatifi ısıdan, güneşten,
floresan ışığından ve nemden koruyun. Bunlar, prezervatifin
ana maddesi olan lateks’i zayıflatarak ilişki sırasında
prezervatifin zedelenmesine, yırtılmasına neden
olabilirler.
Su bazlı
kayganlaştırıcılar sadece eşcinsel ilişkiler için değildir.
Aynı kayganlaştırıcı vajina kuruluğu
gibi durumlarda heteroseksüel çiftler tarafından da
kullanılmaktadır. Aynı prezervatif gibi, satın alırken
eşcinsel olduğunuzu açığa çıkamış olmazsınız.
sayfanın başına
Yağlar, kremler ve tükürük
prezervatifin yırtılmaya karşı direncini azaltır. Bu
yüzden kayganlaştırıcı olarak sadece su bazlı
kayganlaştırıcılar ( lübrikant ) kullanılmalıdır.
|
Güvenli
sekse alışmak
yukarıdaki teknik bilgiler, kolay anlaşılır olmakla
birlikte, uygulanmaları bazen o kadar kolay gelmeyebilir. Yeni
aşık olduğumuz bir insana kendimizi en yakın hissettiğimiz
anda, yarım saat prezervatifi takmakla uğraşmak o anki
duyguları ve erotizmi soğutabilir. Böyle olumsuz bir deneyimi
baştan önlemek için, önce tek başına (ya da çok güvenilen bir
arkadaşla birlikte) prezervatif takmayı öğrenmek iyi bir
yoldur. (İlk zamanlarda bir mum bile kullanılabilir). Sonuçta
prezervatifi zedelemeden, doğru şekliyle ve erotizmi bozmadan
takmak çok kolay olacak. İsterseniz biraz oynayıp (örneğin
prezervatiften balon yaparak) işi eğlenceli de kılabilirsiniz.
Ustalaşmış olanlar, prezervatifi ağzıyla bile penise
takabilir. Özellikle bol kayganlaştırıcı kullandığınızda
prezervatifle sevişmek eskisinden daha çok hoşunuza bile
gidebilir.
Güvenli seksi birlikte olduğunuz insana
da kabul ettirmek
çok arzu ettiğiniz
biriyle ilişkiye girdiğinizde, reddedilmekten korkup güvenli
sekste ısrarlı olmaktan çekinebilirsiniz. Ama düşünün ki,
belki aynı korkuyu besleyen karşınızdaki insan sizin güvenli
seks konusunda kararlılığınızı gördüğünde rahatlayacak, sizi
daha çok sevebilecek, size güven duyacaktır. Doğru ve sorumlu
davranmak her zaman olumlu bir karşılık bulmayabilir. Ancak
karşımızdaki insanın, her ne söylerse söylesin, HIV taşıyıcısı
olmadığından emin olamayız. Güvenli seksi reddeden biri, zaten
hiç de güven verici sayılmaz. Dolayısıyla güvenli seksi tercih
etmemizin ana nedeni kendimizi korumak isteğimizdir.
Eğer HIV taşıyıcısı olmadığımızdan yüzde
yüz emin değilsek, karşımızdaki insanı koruma sorumluluğumuz
da vardır. Bazıları sevişmeden önce güvenli seks istediğini
söylemeyi tercih eder, bazıları ise prezervatifi açıkça
yatağın yanına koyar, odasına AIDS posteri asar vs. Başkaları,
böyle işaretler vermez fakat zamanı geldiğinde çok dikkatli
davranır. Sonuçta, sürekli bir ilişki düşünmeden bedensel bir
zevk yaşamak isteyebilirsiniz. Yine de karşımızda olan yalnız
bir seks nesnesi değil bir insandır. Kalbini kırmamaya
çalıştığınız gibi, eğer AIDS hakkında yeterince bilinçli
değilse, ona (ve tabii ki kendinize de) insan olarak
verdiğiniz değeri ve saygıyı hatırlayarak, cinsel arzularınızı
biraz frenleyip, onu aydınlatmaya çalışmak doğru bir
davranıştır. Yerine getirdiğiniz insani görev bir yana, bu
size mutluluk verecek, en azından kendinizle barışık
olacaksınız
.
Birbirimize karşı duyduğumuz aşkı ve tutkuyu ifade
etmek için ölümü göze almamız gerekmiyor.
Korunmak, çoğu kişinin sandığı gibi aşka karşı bir şey
değil. Korumaya değer bir hayatımız ve bunun karşılığında
ilişkide olduğumuz insanın da korunması gereken bir hayatı
olduğunu anladığımızda, özgürlük yolunda da büyük bir adım
atmış olacağız.
Prezervatif yoksa, ona daha alışmadıysanız
ya da anal ilişkiden zaten hoşlanmıyorsanız...
burada, güvenli seksin ne olduğunu
hatırlatmak gerekir. Yani, anal ilişkide prezervatif ve
kayganlaştırıcı kullanmak, ağza boşalmamak. Öpüşmek, masaj
yapmak, karşılıklı mastürbasyon, erotik oyunlar vs. serbest.
Türkiye’de, tercih edilen cinsel ilişki biçimleri konusunda,
üstelik erkekler arası ilişkiler için sağlam bir istatistik
bulunmuyor. Zaten çoğu insan kendi doğal zevklerinden çok
toplumsal kalıpların kendilerinde oluşturduğu beklentilere
göre davranıyorlar. Yani korkularımız ve yapay beklentiler
kendimize özgü davranmamızı engelleyebiliyor.Diyelim ki
prezervatif yok. Ya da daha ona alışmadınız. Ama anal seks
yapmak istiyorsunuz. Eğer partnerinizin içine girmek
istiyorsanız, önce anüsün üzerine penisinizi sürtebilirsiniz.
Sonra arkadaşınızın sıkıştırdığı bacaklarının arasına
boşalabilirsiniz. (Bazı seks işçileri bu yöntemi müşterisi
farkına varmadan bile uygulamıştır). Eğer partnerinizin sizin
içinize girmesini istiyorsanız, anüsünüze parmağını sokup sizi
uyarabilir. Tabii ki bunlar sadece belirli örneklerdir. Önemli
olan yaratıcı olup hem kendinizin hem de birlikte olduğunuz
insanın zevklerine göre hareket etmek, seksten çok daha fazla
haz almayı sağlayacak bir cinsel uyum
yaratabilmektir...
Lambda/İstanbul
’un AIDS projesi alt grubu, küçük bir araştırmaya
girişti. Konuşulan insanların hepsi kendilerini eşcinsel
olarak tanımladılar. Herkes Türkiye’deki eşcinsellerin büyük
çoğunluğu için anal ilişkinin vazgeçilmez olduğunu sanıyordu.
Görüşülen insanlara kendi tercihleri sorulduğunda çok farklı
bir görünüm ortaya çıktı. Anal ilişkinin zevkini tamamen
reddeden yoktu, ama sadece yarısı anal ilişkiyi en zevkli tarz
olarak nitelendiriyordu. Herkes için, ilişkinin akışı ve
duygusal boyutu, cinsel yöntemden daha önemliydi. Anal
ilişkiye girmeden tatmin edici hoş cinsel ilişkiler
yaşanabiliyordu. Erkeklerle cinsel ilişki kuran erkeklerin
tamamı için genelleme yapamayabiliriz. Yine de elde edilen
sonuçlar, geleneklerle oluşmuş dar seks kavramını genişletmek
ve kendi zevklerimizi yaşayabilmek için yol açıcı
olabilir.
sayfanın başına
|
HIV antikor testi
İnsan vücudu, kendine saldıran virüse
karşı, virüs türünün özelliklerine uygun bir karşı hücre
(antikor) üretmektetir. Bu antikorlar, virüsün yapısal
şifresini barındırdıklarından, onu yok edebilecek donanıma
sahiptirler. AIDS testi olarak bilinen test türü aslında HIV
Antikor Testi’dir. Virüsün kendisini değil, vücudun ona karşı
ürettiği antikorları saptar. Vücut bu antikorları, HIV
bulaştıktan 3 ay (bazen 6 ay) sonra oluşturur. Sağlıklı bir
test sonucu alabilmek için, riskli bir cinsel ilişkiyi
yaşadıktan sonra test yaptırmak için en az 3 ay beklemek ve bu
süre içinde güvenli seks yapmak gerekir. Test sonucunda kanda
HIV antikoru saptanırsa, durum pozitif (antikor var),
saptanmazsa negatif (antikor yok) şeklinde tanımlanır. Elisa
Testi adındaki bu yöntemde, pozitif sonuçlarda yanılma
olabilmektedir. Bu yüzden, pozitif bir sonuç bildirilmeden
önce, daha güvenli olan Western Blottern testiyle sonuç
kontrol edilecektir.
Test bir korunma yöntemi değildir,
sadece antikoru belirlemeye yarar.
Testin negatif (antikor yok) sonuç vermesi HIV taşıyıcısı
olmadığınız anlamına gelmez; yukarıda da belirtildiği gibi
testten önceki 6 aylık dönemde bulaşmış olabilecek virüsü
saptayamaz. Tavsiye edilen, testin, bundan sonraki hayatınızı
güvenli seks yaparak geçirmeye karar verdikten sonra yapılması
ve bütün riskli davranışları bırakmak, 6 ay sonra da ikinci
bir test yaptırmak ve sonraki bütün ilişkilerinizde risksiz
davranmaktır. Testi yaptırsak da yaptırmasak da kendimizi ve
başkalarını korumak için riskli davranışlarda bulunmamak en
sağlıklı yoldur ve yeterlidir. Ancak uzun süreli bir ilişkide,
güvenli sekse bağlı kalmak istemiyorsanız, son yaşadığınız
riskli durumdan 3-4 ay sonra birlikte test yaptırmayı
düşünebilirsiniz. Ama böyle bir karar vermeden önce, birinizin
ya da ikinizin HIV taşıyıcısı olması sonucunu nasıl
karşılayacağınızı mutlaka birlikte düşünmeniz yararlı
olacaktır. Yoksa, kaldırılması çok zor bir durumla
karşılaşabilirsiniz. İkinizin de testi negatif çıkarsa,
aranızda güvenli seks uygulamaktan eğer isterseniz
vazgeçebilirsiniz. Fakat bundan sonra partnerinizden başka
biriyle cinsel ilişkiye girerseniz, güvenli seks uygulamak,
birlikte olduğunuz insanın yaşamını da korumak anlamına gelir.
Vücut direnci HIV yüzünden azalmaya başladığında uygun tedavi
görmek, AIDS’in ilerlemesini yavaşlatabilir ve beraberinde
gelen birçok hastalığı da önleyebilir. Yani daha uzun ve daha
sağlıklı yaşamak için zamanında, destekleyici tedavi olmak çok
önemlidir. Bu bakımdan HIV antikor testinin büyük yararı var.
Fakat pozitif test sonucunun ruhsal etkisini hafife almamak
gerekir.
Testten önce kendinize şu soruları sorun:
Tehlikeli bir durumu gerçekten yaşadım
mı? Sonuç pozitif çıkarsa bunu kaldırabilecek miyim ve
danışabileceğim, ruhsal destek alabileceğim birisi var
mı?
HIV taşıyıcısı olduğunuzu öğrenirseniz ,
doğal olarak büyük bir bunalım ve ruhsal
şok yaşayabilirsiniz. Bu bunalımı aşıp hem hayatınızı en iyi
şekilde değerlendirmek, hem de HIV’e karşın uzun süre
yaşayabilmek için sağlığınıza ve ruhsal durumunuza önem
vermeye çalışacaksınız. HIV kapan bir kişide, AIDS tablosunun
ortaya çıkıp çıkmayacağı ya da ne kadar zaman sonra ortaya
çıkacağı stres ya da ruhsal sorunlar gibi yan etkenlerle
doğrudan bağlantılıdır. İstanbul AIDS Savaşım Derneği’nde HIV
taşıyıcılarının bir dayanışma grubu var. Bu grupta paylaşım
içinde olabileceğiniz insanlarla biraraya gelmenin büyük
yararları olacaktır. [Daha güncel bilgi için foruma bakın. (5. 1. 2006. H.M:.]
sayfanın başına
|
Eşcinsel,
biseksüel,
heteroseksüel
bu tanımlamalar, 19.
yüzyıldan itibaren oluşturulagelen tıbbi kavramlardır. Bu
kavramlar, sadece davranışları değil, kişiliği de tanımlar.
Yani karşı cinsten hoşlanmakla birlikte hiç cinsel ilişkiye
girmemiş bir insan yine de heteroseksüel olarak tanımlanır. Bu
ayrımın tercih edilen cinsel ilişki yöntemiyle de ilişkisi
yoktur. İster asıl zevki öpüşmekten ve el tutmaktan alsın,
ister anal ilişkiden hoşlanıp aktif ya da pasif durumda olsun,
eğer bir erkek cinsel ilişki için başka bir erkeği tercih
ediyorsa, eşcinsel sayılır. Biseksüeller ise iki cinsi de
çekici bulurlar. Bütün umutları ve aşkları kadınlara yönelik
olan bir erkek için, istisnai bir durumda bir erkekle cinsel
ilişkiye girerse eşcinsel ya da biseksüel dendiği olur. Bütün
bakışları, umutları, aşkları erkeklere yönelik bir erkek ara
sıra kadınlarla cinsel ilişki kursa ve evli olsa bile eşcinsel
olarak tanımlanabilir. Ya da tam tersi, tanımlanmayabilirler!
Çünkü bütün bu ayrımların keyfi ve belli bir amaca yönelik,
doğal olmayan bir yanı vardır. İnsanlar arasında ayrım yapmak
istersek binlerce sıfat bulabiliriz. Burnu küçük ya da büyük
olanlar, solak ya da sağak olanlar, ıspanak sevenler veya
sevmeyenler ve Türkiye’de olduğu gibi cinsel ilişki sırasında
‘giren’ ve ‘girilen’ ayrımlarını yapabiliriz. Elbette ki bu
ayrımlara verilen önem toplum yapısına ve o yapıdan
kaynaklanan ahlak anlayışına bağlıdır. Bireye göre bile
değişir. Birisi umursamazken, diğeri için çok önemli olabilir.
Cinsel yönelimlerin belli ayrımlara tabi tutulması,
heteroseksüel ilişki biçimini mutlak sayan heteroseksist
toplum düzeninin bir sonucudur. Oysa insan doğası, bu tip
mutlak ayrımlara gelmez. Hiçbir insanı, kesin olarak eşcinsel,
biseksüel, heteroseksüel diye tanımlayamayız. Tanımlasak bile,
bu hiçbir zaman gerçekteki durumla örtüşmeyecektir. Olsa olsa,
heteroseksizmin baskın olduğu, ataerkil yapıya sahip düzenin
varoluşunu sürdürmesine ve insanoğlunun doğasından uzak
kalışının sürekliliğine katkı sağlamış oluruz.
Cinsel gereksinim ne kötüdür ne de iyidir, sadece doğaldır.
Bunu karşılamaya çalışmak da doğaldır ve herkesin hakkıdır.
Ahlakın konusu, seçtiğimiz insanın cinsiyeti ya da sevişme
biçimi değil, cinselliğimizi sorumlu ve karşılıklı saygıya
dayandırarak yaşamak ya da yaşamamak olabilir ancak. İster
AIDS konusunda olsun, ister bütün yaşam alanlarında olsun
sorumlu ve mutlu yaşayabilmek için kendimizi ve duygularımızı
kabullenmemiz, varoluşumuzu değerli bulmamız ve kendimizle
barışık olmamız önkoşuldur. Hem başka insanları varoluş
biçimleriyle kabul etme hem de kendi varoluş biçimimizi
başkalarına kabul ettirme gücünü ancak bu sayede bulabiliriz.
Sadece sekste değil, yaşamın her alanında yaşayabilmek ve
yapıcı olabilmek için büyük bir adım atmak istiyorsak,
kendimize ve başkalarına karşı dürüst olmak
zorundayız
sayfanın başına
|
|
|
|
|
Kendimizi ve parterimizi koruyalım!
Anal ilişkilerde prezervatif ve su tabanlı yağsız kaygınlaştırıcı (lubricant) şarttır.
Ağzına boşalmayın! Prezervatif tercih edin!
Sevişmenin bin tane başka yolu da var!
Özgürlük sorumluluk da gerektirir!
Seven korumak da ister! |
Mini Tarihi
Galeri
|
Eskiden
Bugüne
|
Büyütmek için resmi
tıklayın!
|
Antik
Roma kültüründe cinsellik, günümüzde olduğundan çok daha açık
görüşlerle karşılanıyordu.
Yukarıdaki resim, İtalya’daki antik Pompei şehrindeki bir evin giriş holü duvarında bulunmuştur.
|
Rönesans döneminde
birçok ressam, çıplaklığı, kilise duvarlarına ve tavanlarına varana
dek birçok yere çok açık şekilde resmetmiş.
Yukarıdaki resim,
günümüzde kolaylıkla sübyancılıkla ilişkilendirilebilecek bir
Rönesans dönemi tablosu.
|
Çıplak erkekler
fotoğrafın icadından beri fotoğraflanmıştır.
Ama 1950’lere kadar çok
azı yayınlandı ya da sergilendi.
Yukarıdaki resim
1900 yılından bir fotoğraf.
Fotoğrafçının sadece
kendisi için çektiği bir kare.
|
Geçtiğimiz yüzyılın
sonlarından itibaren, erkek imajı ticari bir unsur halini almaya
başladı.
Bunun ilk örneklerinden
“Muhteşem Sandow”. İncir yaprağı nasıl yerinde duruyor acaba?
(1890’lar)
|
İmaj, vücut
geliştirme dergileri gibi görünen erotik dergiler vasıtasıyla
oluşuyordu.
Bu dergiler eşcinsel
erkekler tarafından çıkartılıyor ve heteroseksüel erkeklerden çok
eşcinsel erkeklere hitap ediyordu.
Yukarıdaki resim,
dergilerden birinin yayın yönetmeninin “Antik Roma Hamamı” tasviri.
(1950’ler)
|
1960’lardan
itibaren, “Tom of Finland” adıyla yayımlanmaya başlayan çizgi
öyküler, o zamana dek yayımlanmış en eşcinsel imalı
resimlerdi.
Yukarıdaki kare, çizgi
öykülerden birinden alınmıştır.
|
60’larda “vücut
geliştirme dergileri”ndeki fokoğraflarda erkekler artık tek
başlarına değillerdi.
“İncir yaprağı” hala
orada dursa da, artık birbirlerine bakıyor ve
dokunuyorlardı.
|
60’larla birlikte, artık eşcinsel yaşam giderek
rahatlamaya başladı.
Artık yıllık
festivaller, kutlamalar yapılıyor ve eşcinsellerin kendilerini ifade
etmeleri kolaylaşıyordu.
Eşcinsellik, dergilere
hapsolmaktan kurtlumuş, kendilerine ait mekanlar oluşturmaya
başlamışlardı.
|
Fotoğraf çekimleri
de stüdyolara kapanmaktan vazgeçmiş, gerçek dış mekanlarda çekimler
yapmaya başlanmıştı.
En gözde dış mekanlarsa
modeller kadar sert olan kayalıklardı.
|
Fotoğraflardaki
erkekler her ne kadar artık tek başlarna olmasalar da, ve erotik
sayılabilecek pozlar vermekten çekinmeseler de bir türlü insanların
karşısına çıkıp “Evet biz eşçinseliz” diyemiyorlardı.
Uzun süre güreşir gibi
yapmaya devam ettiler.
|
70’lere gelindiğinde
ise tüm dünyayı etkileyen cinsel devrim, eşcinselleri de rahatlatmış
ve bu hemen erotik fotoğraflara da yansımıştı.
Artık eşcinsel
erkeklere, gerçek hayatta da gördükleri erkekler çekici geliyor,
yayımcılar da onu sunuyorlardı.
|
80’lerde ise sadece
eşcinsellik değil, ondan daha azınlıkta kalan cinsel yönelimler de
hoşgörülmeye başlanmış.
Sado-mazoşizm gibi
yönelimler erotik malzemelerde görünmeye başlamıştı.
|
90’larda eşcinsellik
değil, eşcinselliği garip karşılamak garip karşılanır
oldu.
Artık ima edilmenin
ötesinde, eşcinsellik tüm çıplaklığıyla kendini göstermeye
başladı.
Eşcinseller de sosyal ve
ekonomik hayatta yerlerini alarak toplumun göz ardı edilemez bir
parçası haline geldiler.
|
|