Beni bir Tasvire İndirgeme!
Max Frisch (1898-1956)
Çok ilginçtir, özellikle sevdiğimiz insanın nasıl olduğunu anlatmakta güçlük çekeriz.
Onu sadece severiz. Sevginin sayesinde canlılığın akışkanlığında kalıp bu insanın olası
bütün açılımlarını takip etmeye hazırız, işte sevginin gizemi budur, sevgi bundan ibadettir.
Sevildiğinde insanın kendisini ne kadar değişmiş, açılmış gibi hissettiğini; sevene de, en yakın olan
çoktan bilinen, hepsinin yeniden açıldığını biliyoruz. Çoğu sanki onu ilk sefer görüyormuş gibi görür.
Sevgi onu her tasvirden kurtarır. Coşturan, macera, asıl heyecan veren, sevdiğimiz insanları bu halledemeyişimizdir,
çünkü sevdiğimiz insanları sevdikçe severiz. Şairlere bir bakın, sanki sarhoşmuş gibi bocalayıp benzetmeler ararlar,
evrende her ne varsa, çiçek ve hayvan, bulut, yıldız ve denizler kullanırlar. Neden? Evrenin, Tanrı'nın
tükenilemez genişliği gibi, sevdiğimiz insan bütün
olasılıklarla, bütün gizemlerle dolu, sınırsız, kavranılamazdır. Yalnızca sevgi ona böyle dayanır. ...
Öbürünü tanıyoruz fikri, sevginin sonudur. Her zaman. Fakat neden ile sonuç ilişkisini belki ilk sandğımızdan
farklı görmek gerekir: Sevgimiz, öbürünü artık iyice tanıdığımız için bitmiyor, tersine, sevgimizin bittiği,
gücünün tükendiği için bu insan bizim için halloldu. Böyle olmak zorundadır. Daha dayanamayız. Daha da fazla dönüşümlerine
açık olmayı artık reddederiz.
Kavranılamaz kalan, bütün canlılığın hakkını reddederken ilişkimizin artık canlı olmadığına şaşırıp üzülüyoruz.
Sen sandığım gibi değilsin diyor, düş kırıklığına uğrayan. Acaba ne olduğu sanılıyordu? İnsanın gerçekten olduğu bu gizem,
dayanmaktan yorulduğumuz, heyecan verici bu bilmece, değil mi?
Tasvir edilir. Sevgisiz olan, ihanet budur.
Çeviri: İstanbul, 15.12.2002, Heribert Mürmann
Almanca kaynak: Max Frisch. Tagebuch 1946 - 1949. Du sollst dir kein Bildnis machen.
Not: Almanca orijinalin başlığı Tanrı'nın resmini ("Tasvir"in eski anlamı resimdir!) yapma yasağına (On Emirlerin ikincisi) bir göndermedir.
|