anasayfa  < üst sayfa Yorulduysanız: dinlenme



 

 

Kendimizce
Eylemciler
Çekirdek
Lambda İstanbul'un "resmi" tarihçesinden:
  • 1993'de Türkiye'de ilk defa uluslararası bir eşcinsel etkinliği düzenleme girişiminde bulundu. Etkiniklere katılmak üzere Türkiye'den pek çok aydın ve sanatçı ile anlaşıldı. Yurtdışından eşcinsel organizasyonların temsilcileri ile yabancı mliletveklileri Türkiye'ye geldi.Türkiye'nin gündeminde lik defa böyle bir konu geniş bir biçimde yer aldı. Etkinliklerin engellenmesinden sonraki uluslararası girişimler sonucu Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye raporuna eşcinselligi de ekledi. A.B.D. kongresinden Türk hükümetine protesto notaları çekildi. Lambda, 1993 yılında liGA (Uluslararası Lezbiyen ve Gey Derneği) üyesi oldu.
  • 1993'de Türkiye'de ilk defa Christopher Street Day T-Shirt'ü basılarak satışından gelir sağlandı.
  • Lambda grubu adına Aids Savaşım Derneği (A.S.D.) vasıtası ve Dünya Sağlık Örgütü’nden gelen para ile Bülent Erkmen'in tasarımı bir Aids posteri hazırlandı. Poster Fransa'da ödül kazandı ve Taksim Meydanı’nda sergilendi.
  • Başlangıçta eşcinsellere karşı çekingen bir bakış açısına sahip olan A.S.D., A.S.D. içinde bulunan bazı insanlarca da desteklenen çalışmalar sonucunda, bu bakış açısını değiştirdi.

Lambda Tarihine Kişisel bir Bakış
IIb

Lambda'nın Kuruluşu (1993-1994)

Ben Almanya'dayken, İstanbul'da sevgili Aylin'in inisiyatifiyle (O sonra Venüs Kardeşleri adlı lezbiyen grubunu kurdu ve Beşinci Kat'ı açtı) grubumuzdan kalanlar bir daha toplandılar. Bir şekilde devam etmeye karar verdiler. Grubun adı Lambda olarak seçtiler ve ILGA'nın (Uluslararası Lezbiyen ve Gey Federasyonu) üyeliğine başvurdular.

Bütün dünyadan Türkiye'ye tepki yağdı. Berlin'deyken, ben ve oradaki  arkadaşlar, Türkiye'de yaşanmış olan skandalle ilgi bilgileri vermeye çalıştık. Sonra ben, tutuklanma olasılılığı için bazı önlem aldıktan sonra İstanbul'a döndüm.
Bir kere daha Aylin'in evinde toplandık, Almanya'dan aldığımız parayla  yaptığımız harcamalar konusunda da hesap verdik.
Sonra hem korku hem yorulmanın etkisi altında bir süre toplantı yapılmadı. Ben kendime iş ve  başka bir ev bulmaya çalıştım. Sonra Alman Kültür Merkezi'nde öğretmen olarak çalışmaya başladım. (Oturma iznim için İç İşleri Bakanlığı beni çok bekletti, fakat sonuçta aldım.) Yeni evime (müstakil eski Rum evi) yerleştikten sonra, 1993 sonbaharda, Lambda olarak toplantı yapmaya başladık. Fakat bu seferki, bir süre toplantıları kapalı olarak yapmaya karar verildi. Eski toplantılara bir çok insan sadece olay diye gelmiş ve toplantıyı verimli yapabilmek için önce bir zemin hazırlamak gerektiğini düşündük. Zaten henüz yılmamış altı, yedi kişi kalmıştı. Burası Türkiye, burada böyle şeyler yapılamaz uyaran az değildi.

 İlk zaman fazla bir şey yapamadık. AIDS Savaşım derneğiyle işbirliğimize devam ettik. Onun bülteni için bir ek bülteni hazırladık, fakat ASD başkanı Prof. Enver Tali Çetin içeriği fazlasıyla eşcinsel ve genel bulup eklemeye izin vermedi (1994). Küçük grubumuzdaki hava yine  o büyük gruptan çok farklı değildi, laf etmek güzel, somut iş söz konuysa kaçış. Örneğin o bülten konuştuğumuzda beş kişi bir şeyler yazacaktı, fakat sadece Tarık ve ben, hafta sonu dışarıya çıkmayıp  bir şeyler yazdık.Yani ancak küçük şeyler yaptık. Fakat devam ettik.

Sonra yönetmen Cüneyt'le tanıştık. Onun evi de toplantı yapmaya uygundu. Kendisi de grubumuza bir kazançtı. Zamanla çevremiz genişledi. Biraz daha aktif olmaya başladık. AIDS savaşım derneğiyle birlikte bir eğitim programı gerçekleştirdik. Bu arada Fatih Özgüven bize katıldı ve oldukça ivme kazandırdı. O zaman ben Ego'mu keşfettim. Yani her ne kadar içtenlikle başkan olmak istemem demişsem de, grupta en önemli olan, en etkili olan bendim. Şimdi, bazı konuda benden kat kat iyi olan Fatih bu pozisyona girdi. O da oldukça  özgürlükçü ve mütevazı ruhlu bir insandır. Bu güzel koşullarda psikolojik olarak hissettiğim rahatsızlığımı anlamak ve kabul etmek kolaydı. Anladıktan sonra bunu aşmak da zor değildi, tam aksini beni özgürleşti. Yani Fatih'in katılımı hem grup için hem benim için oldukça büyük bir kazançtı.
Ankara'dan gelen Bx. de bize katılmaya başladı.

Kendimize Özgü bir Yaklaşım: 1994 sonbahar /1995 ilkbahar

Lambda İstanbul'un "resmi" tarihçesinden:
  • A.S.D.'nin hazırlatmış olduğu ve pek çok eşcinselin tepkisini çeken bir TV reklamı ile homofobik ve önyargılı ifadeler taşıyan bir Aids broşürü, Lambda'nın girişimleri sonucu yayından ve dağıtımdan kaldırıldı.
  • Club Prive’de AIDS konulu bir parti düzenlendi. Partide prezervatif, kayganlaştırıcı ve broşürler dağıtıldı.
  • Prive'de 3 ay boyunca eşcinseller arasında fikir alişverişi, yaşadıklarımızı ve hissettiklerimizi birbirimizle paylaşarak ortak bir söylem bulmayı hedefleyen toplantılar yapıldı. Ama polis baskısı yüzünden mekan terk edlidi.
  • 1995 Eylül’ünde ikinci Gey ve Lezbiyen etkinlikleri valilikçe engellendiği için yapılamadı.
  • Bu ikinci antidemokratik engelleme Internet ve Reuter aracılığıyla dünya kamuoyuna duyuruldu. Türk basınının ilgisizliğine rağmen engelleme, dünya basinında yer aldı ve protestolarla İçişleri ve Kültür Bakanlıkları ile Başbakanlık’ın faksları kilitlendi.

Grubumuzda ufak tefek toplumsal aktivitelere rağmen, daha bir arkadaş grubu havası vardı. Fakat grubunun dışarıya açılması artık kaçınılmazdı. Bir barda ya da bir cafede sohbet toplantısı yapmayı düşünüyorduk. Prive Bar'ın işletmecisi Ömer, bizim yerinde toplantı yapmamızı sevinerek kabul etti. Yıldırım Türker'in ta eskiden benzer toplantıları Ceylan'da (Club 14) düzenlediğini bana anlattığını hatırladım. Kendisinden böyle bir toplantıyı yönetmeyi rica ettik ve hemen kabul etti. Aylarca Prive'de toplandık. Kitaptan değil, kendimizi anlatarak, durumuzu anlamaya, bir hareketinin zeminini hazırlamaya çalıştık. Önce kendimize ait bir söylemi oluşturmamızın ve açılma problemi çözmemizin gerektiğine inandık. Toplantılar oldukça yapıcı geçti. Küçük grubunun havasına alışmış olan bazı eski arkadaşlar koptu. Ancak bir sürü yeni insanlar birlikte, bazı daha da eski arkadaşlar yine gelmeye başladı. Bence, kişiliği çok farklı, ama her ikisi olgun, özgürlükçü ve insan sevgisiyle hareket eden Fatih ve Yıldırm'ın katkısı çok önemli olmakla birlikte onların dışında da bir çok insan, hevesle ve içtenlikle katkılarıyla toplantılarımızı oldukça zenginleştirdiler.

Sonra bir pazar günü Prive'nin işletmecisi Ömer, terörle mücadele polisinden bir uyarı aldığını söyledi. İzinsiz siyasi toplantı yapıyoruz diye bize baskın olacaktı. Bu durumda Yıldırım Türker'in aracıyla Toplumsal Araştırma Vakfı, orada toplantı yapmamızı kabul etti. (Bahar 1995) O zaman üçret de istenmedi. Vakfın daha korumalı bir yerin olması bir avantajdı, ancak Prive'deki toplantıların havasını devam ettiremedik. Eylem ön plana koyanlar, önce kendi kendimizi keşfetmek isteyenler de vardı. Mekan daha az samimi olduğundan dolayı "eylemci" olanlar daha etkindi. (Tabii ki, bu kaba bir ayrım, ancak sadece vurgu farkı gibi görünse de, hiç de küçümsenmemelidir.) Fatih yoğun işlerinden dolayı ayrıldı ( Onu hala özlüyorum.).


Bir problem daha vardı. Yıldırım fazlasıyla iyiydi. O bir konu anlattığında, ve çok güzel anlatıyordu, bir çok insan karşı çıkmak için argüman bulamadılar, ancak ikna olmuş oldukları anlamına gelmezdi. Maalesef bu çok önemli olan nokta üzerine yoğunlaşmayı ihmal ettik. Ortam genelde oldukça saygılıdır. İnsanlar eleştiri hazmedebilmek için yeterince olgundu. Eleştirici bakışlarıma rağmen "eylemciler"in aralarında yakın dost saydığım insanlar vardı. Fakat zayıflığa pek hoşgörüsü olmayan, hayatı, işbirliği fazla rekabet olarak biçimlendiren, açıklıklarımızı örtmeye alıştıran bir toplumda büyüdük. Bu sorunu dile getirmek, yine eylemi önalana koymak yerine, kendimizi sorgulamak anlamına gelirdi. Bu ise ancak kişinin kendi isteği ve arzusuyla mümkündür. Sorunu oldukça basitleştirip tek taraflı değerlendirdiğimi biliyorum. Bence ayrı bir yerde bunu daha ayrıntılı olarak deşmek gerekirdi.

1995 Yılında Eylemcilerin Darbesi

Lambda İstanbul'un "resmi" tarihçesinden:
  • A.S.D.'nin hazırlatmış olduğu ve pek çok eşcinselin tepkisini çeken bir TV reklamı ile homofobik ve önyargılı ifadeler taşıyan bir Aids broşürü, Lambda'nın girişimleri sonucu yayından ve dağıtımdan kaldırıldı.
  • Club Prive’de AIDS konulu bir parti düzenlendi. Partide prezervatif, kayganlaştırıcı ve broşürler dağıtıldı.
  • Prive'de 3 ay boyunca eşcinseller arasında fikir alişverişi, yaşadıklarımızı ve hissettiklerimizi birbirimizle paylaşarak ortak bir söylem bulmayı hedefleyen toplantılar yapıldı. Ama polis baskısı yüzünden mekan terk edlidi.

Uzun bir zaman Amerika'da kalmış olan bir arkadaşımız vardı. Oradaki yaşam tarzını çok beğenmiş. Bilgisayarcıydı, insanların birbirini tanımadıkları yerlerde, büyük kentlerin anonim ortasında, umursamazlıkta, eşcinsellerin daha özgür olacağını sanıyordu. Bir süre çok aktif ve özverici olarak toplantılarımıza katılmıştı. Yıldırım Türker'in toplantıya gelmediği bir günde bir "darbe" başlattı. Yazılı bir taslak hazırlamıştı ve bizi kapsamlı, herkese açık olan gey etkinlikleri yapmak için ikna etti. (Bu arada şunu söylemeyi unuttum, o zaman lezbiyenler ayrı bir örgütlenme içindeydiler.). Her ne kadar kendi kendimizi keşfederek hareket etme rüyasını ben de paylaşmışsam da, bunun bu mevcut toplulukta gerçekçi olmadığını kabul etmek zorundaydım. Sonuçta, gelen öneri bana da ilginç göründü. Bir sonraki hafta yine gelen Yıldırım da öneriyi güzel buldu, fakat böyle bir işe kalkışmak için kamuoyuna açılmamız gerektiğini savunuyordu. Karşı pozisyon ise, bir çok şeyi kendimizi deşifre etmeden yapabiliriz, önce toplumu hazırlayalım, sonra açılmak da daha kolay olur yaklaşımıydı. O zaman ben de ikna oldum, fakat bir şey göz ardı ettik, savunduğumuz pozisyon teknik olarak doğruydu, ancak bu açılmak meselesi teknik bir soruna indirgemek yanlıştı. Asıl sorun sadece medyaya açılıp açılmamak değildi, daha önemli olan kişisel gelişimizin nerede olduğu. Hala özel hayata bu konuda dobra dobra konuşmaktan çekinen insanlar olarak ne kadar inandırıcı, dürüst, ve her şeyden önce kendimize karşı dürüst olabiliriz? Kendi bulamadığımız özgüveni nasıl başkalara anlatacağız? Toplumu, kendimize özgü bir bakışı bulmadan, nasıl dağıtılan normaliteyi ve kalıpları özgürce sorgulayabiliriz?  v.s. . Yanlış anlaşılmasın ki, daha önce dışarıya yönelik bir şeyler yapmamışız değildi. Haftalık bir gazetesi olan Express'in gey sayfasını biz yaptık. AIDS önleme konusunda çalışmalarımız da vardı. Ancak ağırlık kendimizi ve yakın çevremizi geliştirmek konusuna vermiştik.

Kararımızı saygılarla karşılayan Yıldırım Türker oldukça üzüldü. Kendi düşlerinden, biz bu kadar uzaklaştığımızda  bize daha fazla katılma hevesi ( ve gücü?) kalmadı. Fazla bir şey söylemedi, fakat halini hissetim. O akşam ev arkadaşım Cem, küçük köpeğiyle birlikte toplantının ortasında  geldi. Köpek doktordaydı, tam neyin olduğunu hatırlamıyorum, yeniden iyileşmek üzereydi. Yıldırım köpeği kucağına aldı ve onu sevdi. Biraz sıcaklığa ihtiyacı varmış gibiydi, köpek de hoşlandı. Bir an için Yıldırım daha iyi oldu. Sonra köpek benim kokumu aldı, henüz zayıfken, yürümekte güçlük çekerken, karşı çıkabilecek bütün güçlerle yüzleşmeye hazır olmuş gibi, köpek, önce neyin olduğunu anlamayan Yıldırım'ın kucağından ayrıldı ve bana geldi, mutlu ve aşık vaziyetinde benim kucağımda oturdu. Ben ise, köpek bile onu terk etti diye Yıldırım'a çok üzüldüm. Fakat o, köpeğe ve bana bakıp, olabilecek bütün kıskançlık duygularını aşarak  "Ne kadar güzel bir aşk" diyerek sevgimizi kutladı. Yıldırm Türker bir daha toplantımıza gelmedi, ancak bizde bıraktığı güzel aşkın kaybolmadığını bilsin.

Express dergisininilk Gey Lezbiyen sayfasını oluşturmuş olan

Yıldırım Türker'in çağrısı (Tıklayın!)

bazılarımızın farklı rüyasını da biraz anlatıyor. Sadece bir çıkar ve belki de dayanışma grubu olmaya yetinmek yerinde, kendi söylemizi geliştirmek, iktidara yarışmak değil, bu iktidarın koşullarını, hem kendimizde, hem toplumda anlamaya çalışarak özgürleşmek için bir çaba... .(Çok eksikli anlattım, kusura bakmayın! Yani bir anlamda "Aşık"ın aşkını anlatmayı çalıştım.)

Eylemler ve dernek kurma girişimi (1995-1996)

Kapsamlı bir eşcinsel haftası organize etmeyi düşündük. 1995, Temmuz sonunda olacactı. Geçici olarak ilan edilen prgram şuydu: Tıklayın! Yaz tatili, gerektiren hazırlıklar, tertip komitesini oluşturmak gibi sebeplerden program Eylül ayına ertelendi. "Eşcinsel Kültür Etkinlikleri"nde bir eşcinsel film hafta sonu da yer alacaktı. Filmlerin yanı sıra kitap satılacaktı, söyleyiş ve panel de olacaktı:Tıklayın!
Tertip komitesi için gereken yedi kişi de bulundu.


 

Filmlerin daha önce Türkiye'de gösterilmiş olmalarına rağmen bu girişimiz de valice yasaklandı. Bu seferki uluslararası protesto faksları, İçişleri, Kültür Bakanlığının ve Başbakanlığın faks makinelerini kilitlemişler.

Bütün aktivitelerimiz saymayayım. Bir süre çok aktif göründük. Dergi, radyo programımız, AIDS broşürü. Değişik insanlar geldi, gitti. Ancak her zamanki gibi aktiviteler az sayıda insan tarafından gerçekleştirildi. Fakat bu az insanlar genellikle toplantıların akışını en fazla belirlediler. Çoğu insan ise daha çok bir ortam bulmak için, fikir alışverişi için katıldı.

Lambda İstanbul'un "resmi" tarihçesinden:
  • Lambda, 100'de 100 Gay ve Lezbiyenadlı bülteninin ilk sayısını Şubat 1996 tarihinde yayınladi. Bültenler, Kaos GL'nin İstanbul kopyalarının içinde, Bilsak Beşinci Kat ve Barbahçe'de dağıtılmaya başlandı.
  • 5 Mayıs 1996'dan itibaren Açık Radyo 94.9'da Türkiye'nin ilk gey ve lezbiyen radyo programına başlandı. Her Pazar saat 24:00 ile 01:00 arası yayınlanan program, kısa sürede ilgi odağı oldu ve eşcinseller kadar birçok heteroseksüel dinleyici tarafından dinlenmeye başlandı.Bu programa bir buçuk yıl devam edildi.
  • 1 – 17 Haziran 1996 tarihleri arasındaki BM Habitat II konferansı kapsamında, İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla binasında İnsan Kaynakları Vakfı ile bir stand kiralandı. Lambda'nın eşcinseller standı beklenenin üzerinde büyük ilgi ve destek gördü. Lambda ve çalışmaları ilk kez ülke çapında basinda ve televizyonlarda yer aldı. Bu Lambda - İstanbul'un adını duyurmasında büyük rol oynadı. Ayrıca Ülker Sokak’taki travesti ve transseksüellere uygulanan polis baskısı ve şiddeti gerçeği, Lambda ve Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları örgütü ile hazırladığı basin açıklaması ile kamuoyuna duyuruldu. Bu sokak, yerli ve yabancı katılımcılar ile ziyaret edildi ve bu insan haklarını hiçe sayan durum protesto edildi.
  • Temmuz 1996'da Club Prive'de 'PRIDE (GURUR)' gecesi düzenlendi. Bu gecede bülten, çeşitli şovların yanında prezervatif ve kayganlaştırıcı dağıtıldı.
  • A.S.D. için Türkiye'nin ilk 'Erkekler İçin Güvenli Seks Broşürü' yazıldı, tasarlandı ve baskıya hazır hale getirildi.
  • Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) maddi destek verdiği ve AIDS Savaşım Derneği İstanbul ile birlikte yürüttüğümüz bir eğitim ve araştırma pojesinin sonucu olarak, “AIDS Hakkında Bilmek İstemediğiniz Herşey” kitapcığı hazırlandı ve basıldı. Çeşitli etkinliklerde dağıtıldı,Kaos dergisi ile birlikte verildi ve hala dağıtılmaya devam ediyor. Kitapçıkta sadece kuru bilgi vermek yerine, insanları cinsel yaşam konusunda bilinçlendirmeye ve güvenli seksi cazip biçimde anlatmaya çalışıldı. Eşcinsel tarihinden fotoğraflar da eklendi.Bunun online versiyonu sitemizde bulunmaktadır. Tıklayın!  Çeşitli eşcinsel gurur ve AIDS partileri düzenlendi. Bu partilerde konuyla ilgili bilgiler verildi, broşür dağıtıldı.

*Kutlu Çanlıoğu, Mustafa Konur ve benim tarfından hazırlanan, sonra Lambda sitesine de uygluladığım bu kitapcık İbnistan sitesinin sağlık bölümünde de bulunmaktadır.

O zaman Bx. de gittikçe daha ön planda olmaya başladı. 1996 İstanbul'da olan HABITAT II toplantısında İnsan Kaynağı Geliştirme Vakfı, bize onun standını kullanma fırsatını verdi. Hem Lezbiyen arkadaşımız Güneş hem Bx. , korkmadan basına ve televizyona röportaj verdiler. Bu kadar reklam olduktan sonra toplantılarımız dopdoluydu. Bx. bu durumda dernek kurma fikrini ortaya attı. Ancak dernek kurmak için 16 kişi gerekir, kuruluş toplantı için yedi kişi yeter. Fakat yönetin ve denetim kuruluları için hem asıl hem yedek üyeler gerekir. Dernek merkezi için para da gerekirdi. Lambda'da fikirlerini iyi ifade edebilen bir kaç kişi vardı, fakat onlar açılmış değildi, gizli eşcinseldi. Ondan dolayı Lambda'nın dışından insanlar bulmaya çalışıldı. Yurt dışından maddi destek bulmaya da çalışıldı.

Doğrusu ben Bx.'i politize olmaktan,  bazen fazlasıyla politikacı buldum. Sevdim de, fakat Lambda'yı siyasi kariyer için kullanmak istiyor diye bir endişem vardı. İster Lambda'nın içinde ister solcu çevrede imaj yaratmaya, gerçek içerikten daha önem verdi. Öbür yandan basına çıkan tek geydi ve kariyeri düşünmek -belli sınırlar içinde- çok da kötü olmayabilir. Bu arada oldukça açık ve eleştirici bir bakışa sahip olan Attila da bize katıldı ve yapıcı muhalefetimizi güçlendirdi. Böylece yaz tatilinde daha gönül rahatlığında Almanya'ya gittim. Döndüğümde Bx. bizden ayrılmış oldu. Coşkun onunla kasa konusunda kavga etmiş, hesap vermesini istemiş, Bx. bunu bir güvensizlik olarak kınamış. Bunun dışında Bx. bizden bir çok konuda, tek başına hareket edebilmek için yetki istemişti, bunu bizden almadıkça Lambda'yla siyaset yapılamaz diye bizden ayrılmış. ÖDP'de daha etkili olacağını sanmış. Kasa defteri başka bir arkadaş üstlendi. Bx.'in bize vermesi gereken bir para miktarı vardı (20 veya 30 milyon TL). Fakat Bx. parayı vereceği randevuya gelmemiş. Eski solcu geçmişi için, polis ona saldırmış, parasını alıp gece boyunca işkence yapmış. İnandık mı, inanmadık mı? Ben şahsim bu durumda, söyledikleri gerçek olabilir diye, şüphe ifade etmek yanlış buldum.

Dernek projesini alt grubu olarak daha derin incelemiştik. Sonra, özellikle Attila'nın titiz çalışması sayesinde, dernek kurmaya daha hazır olmadığımızı kabul ettik, çünkü sadece 16 isim bulmak yetmiyor, eğer yasaklansa ya da tepki olursa, bizi kamuoyunda savunacak insan gerekirdi. Bir defa yasaklandıktan sonra, kurucular beş yıl boyuncu bir daha dernek kuramaz.
Bunun dışında dernek olmadan bir sürü iş yapılabilir, eğer insan gücü varsa. Bir çok alt grubu kurmuştuk (dergi, AIDS, radyo,..), fakat hep aynı beş, altı kişi (üç, dört mü?) içinde bulunduğundan dolayı teknik konular genel toplantımızda konuşuldu. Özellikle yeni gelenlerden  bazıları bundan rahatsız oldu, "Kimin ne mektubu yazacağını, bana ne?" diye şikayet edenler oldu. Öbür yandan aktivistler sadece gullüm ve eğlenmek için gelenlerden rahatsızdılar.


1997 Nisan ayında "% 100 Gay Lezbian" dergimizde yayınlanan bir yazı:

Niye Lambda'ya geldim?

Çekirdek Grubu Ayrı Toplanmaya Başladı (1996/1997)

Bu durumda bir hatta yaptık (Yani ben bugün böyle düşünüyorum.), toplantıyı böldük. Cuma günlerinde benim evimde çekirdek toplantısı olacaktı. Katkıda bulunmak koşuluyla herkese açıktı. Pazar günlerinde değişik konular konuşulan bir sohbet toplantısı yapılacaktı. Bir süre çekirdek toplantımız daha rahat oldu, ortam daha samimi ve dostçaydı. (Ve bana her cuma akşam misafir.) Fakat gerçek merakı olmakla birlikte kendilerini o kadar bağlamak istemeyen insanlar böylece dışarda kaldı. Eskiden bunlar "yedek takımımızdı". Örneğin bir işin bensiz de hallocağını bildiğimde takip etmekle yetinebilerim. Fakat birisi bir işi bıraktığından dolayı acil bir iytiyaç olduğunu gördüğümde devreye girebilerim. Bu mekanizma artık yok oldu. Çekirdek grubu ve öbürler arasında kopukluk oluşmaya başladı.
Hafta da iki gün toplantıya gelmek de zordu. Çekirdek  grubundakiler sadece sohbet diye pazar günlerini ihmal etmeye başladı ve sohbet toplantıların düzeyi oldukça düştü.
Sonra çekirdek toplantılarını pazar günleri, saat 6'da öbür toplantıdan önce yapmaya karar verdik. Böylece biraz daha iyidi, fakat kopuluk devam etti. Çekirdek içinde de kendi çekirdeği oluşmaya başladı.

1997 yaz tatilden sonra,  dernek için başvurduğumuz parayı yurt dışından geldi. Dernek kurmak mevcut koşullarda gerçekçi olmadığından dolayı parayı değerlendirmek için yeni bir projeyi oluşturmamız gerekirdi. İki örgütten gelen paranın toplamı, kendi kendine döndüren bir proje için azdı.
Köyden gelip bizden ev ve iş isteyen insanlar bir kaç ay önce Lambda'ya başvurmuştu, başka birisi bizi dolandırmaya çalışmıştı. Ondan dolayı, genel toplantıda proje gerçekleştirmeden bu paradan bahsetmemeye karar verildi. Kültür cafesi tarzından bir yeri açmak bize en mantıklı göründü, fakat aramızda bu konuda deneyimi olan  kimse yoktu.

Devamı için şu yazı:

Tanıklık

Şaibeli iki Eşcinsel Akivist
Neler doğru, neler yanlıştır?